Sinema toplumsal dönüşüm süreçlerinden ve teknolojik gelişmelerden etkilenerek sürekli değişen ve gelişen bir sanattır. Bu değişim ve gelişim belgesel sinemada da varlığını göstermektedir. Geçmişten günümüze kadar var olan sürece bakıldığında birçok yönetmenin kendine has kuralları ile belgesel sinemaya dahil olan eserler ortaya koydukları görülmektedir. Teknolojinin gelişmesi, seyircinin talepleri ve yönetmenlerin alışılmışın dışında anlatı arayışları belgeselin tür başlığı altında kategorilere ayrılmasına yol açmıştır. Farklı araştırmacıların belgesel filmleri farklı türler altında gruplandırması belgeselin kesin ve net bir çerçeveye yerleştirilemeyeceğinin göstergesidir. Çağdaş belgesel sinema araştırmacısı Bill Nichols belgesel sinemayı biçemsel olarak incelemiş ve bir tür olarak belgesel sinemayı tanımlamak noktasında yardımcı olacak bir gruplandırma yapmıştır. Şiirsel biçem, açıklayıcı biçem, gözlemci biçem, dönüşlü biçem, edimsel biçem ve katılımcı biçem başlıkları altında toplanan bu gruplandırma belgesel sinemayı biçemsel bir kuram içerisinde analiz etmeye yaramaktadır. Türk Belgesel Sineması’nın da özellikle sinemanın dijital teknolojilerle değişim sürecine girdiği ve yaygınlaştığı son dönemde biçemsel açıdan zenginleştiği görülmektedir. Günümüzde birçok platformda farklı biçemleri işlevsel bir şekilde barındıran Türk belgesel yapımlarıyla karşılaşmak mümkündür. Bu çalışmada Türk Belgesel Sineması’nın biçemsel zenginliğinin Bill Nichols’un biçem gruplandırılması aracılığıyla ortaya konması amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda “Asfaltın Altında Dereler Var!” (Semiz, 2019) belgeseli örneklem olarak seçilmiş ve Bill Nichols’un biçemleri bağlamında betimsel analize tabi tutulmuştur. Araştırma sonucunda örnekleme konu olan belgeselin ağırlıklı olarak katılımcı ve açıklayıcı bir üslubu benimsediği fakat dönüşlü biçem dışında diğer biçemleri de işlevsel bir şekilde kullandığı saptanmıştır.
Cinema is an art that is constantly changing and developing under the influence of social transformation processes and technological developments. This change and development is also evident in documentary cinema. Looking at the process from the past to the present, it is seen that many directors have created works that are included in documentary cinema with their own rules. The development of technology, the demands of the audience and the directors' search for unusual narratives have led to the separation of documentary under the title of genre. The fact that different researchers group documentary films under different genres is an indication that documentary cannot be placed in a precise and clear framework. Contemporary documentary theorist Bill Nichols analyzed documentary cinema stylistically and made a grouping that will help to define documentary cinema as a genre. This grouping under the headings of poetic mode, expository mode, observational mode, reflexive mode, performative mode and participatory mode serves to analyze documentary cinema within a stylistic theory. It is seen that Turkish Documentary Cinema has also enriched stylistically, especially in the recent period when cinema has entered a process of change with digital technologies and has become widespread. Today, it is possible to encounter Turkish documentary productions that functionally incorporate different styles on many platforms. This study aims to reveal the stylistic richness of Turkish Documentary Cinema through Bill Nichols' categorization. For this purpose, the documentary Under the Road, the River! (Semiz, 2019) was selected as a sample and subjected to a descriptive analysis in the context of Bill Nichols' modes. As a result of the research, it was determined that the documentary mainly adopts participatory and expository modes, but also uses other styles except reflexive mode in a functional way.