3 Mart 1924 tarihinde 431 sayılı “Hilafetin İlgasına ve Hanedan-ı Osmanînin Türkiye Cumhuriyeti Memâliki Haricine Çıkarılmasına Dair Kanun” kabul edilmiş ve Halifeliğin kaldırılmasının yanı sıra Osmanlı Hanedanı’na mensup tüm aile fertleri süresiz olarak sürgün edilmiştir. Ailenin sürgündeki hayatı kadınlar için 28 sene, şehzâdeler için ise 50 yıl devam etmiştir. Nitekim aileye mensup kadınlar ve bu kadınlardan doğan çocukların ülkeye dönüşü 16 Haziran 1952 tarihinde gerçekleşmiş ve bu kapsamda 28 yıl süren sürgün hayatı kanuna dâhil olanlar için sona ermiştir. Bu araştırmanın konusunu da 16 Haziran 1952 tarihinde Osmanlı Hanedan ailesine mensup kadınlar ve bu kadınlardan doğan çocukların ülkeye dönüşünü sağlayan kanunun çıkarılış gerekçeleri ile kanunun kamuoyundaki yansıması oluşturmaktadır. Bu çalışma bir aile seceresi olmayıp yasağın kaldırılmasından önce doğmuş olan aile mensupları temel alınmıştır. Zira Hanedan kanununa göre şehzâdelerin kızları “sultan” olarak isimlendirilirken bu sultanların kız çocuklarına “hanımsultan”, erkek çocuklarına ise “sultanzâde” unvanı verilmiştir. Dolayısıyla kanunun kapsamı içerisine giren sultanlar ve bu sultanlardan doğan hanımsultan ve sultanzâdeler araştırmanın temelini oluşturmuş ve Cumhuriyet ile Osmanlı Hanedanı arasındaki ilişkilerin normalleşmesinde en kapsamlı uygulama olarak karşımıza çıkan bu kanunun her iki taraf açısından nasıl algılandığı aktarılmaya çalışılmıştır.
On March 3, 1924, the Law No. 431 “The Law on the Abolition of the Caliphate and the Expulsion of the Ottoman Dynasty from the Republic of Turkey” was adopted and all family members of the Ottoman Dynasty were exiled indefinitely, and the Caliphate was abolished. The life of the family in exile continued for 28 years for the female members of this dynasty and 50 years for the şehzades. The women of the dynasty and their children were allowed to return on 16 June 1952 and thus their 28-years-long exile ended. This paper deals with reasons behind the enactment of the law that permitted the return of the women of the dynasty and their children and the public reaction to the end of the exile. This study is not a family tree but deals with family members who were born before the ban was lifted. According to the dynastic law, the daughters of the princes were named "sultan", while the daughters of these sultans were given the title of “hanımsultan” ["madam sultan"] and their sons the title of “sultanzade”. That is to say, this paper is mostly about Şehzades’ daughters, i.e. Sultans, and the children of the sultans, i.e. hanımsultans and sultanzades. This study also focuses on how the Turkish Republic and the Ottoman dynasty perceived the law that served an important step toward normalization of the relations between the Republic and the dynasty.