Kültürel mirasın önemli ögelerinden biri olan mimari ürünlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması büyük önem taşımaktadır. Mimari yapılar, yapıldığı dönemin yapım tekniği, yapı malzemesi, toplumun sosyal ve ekonomik durumu gibi özelliklere ilişkin bilgiler aktarmaktadır. Dolayısıyla bu yapılar geçmişi doğru algılayıp yorumlayabilmemize katkı sağlamaktadır. Tarih boyunca önemli bir yerleşim merkezi olan Erzurum kenti; Selçuklu ve Anadolu Selçuklu devleti için de önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Selçuklu mimarisinin en dikkate değer yapı türlerinden biri medreselerdir. Selçuklu devleti geleneğinde önemli bir yere sahip olan vakıflar yolu ile sosyal ve kültürel yapıların inşa edilmesi kültürünün bir sonucu olarak Erzurum’da Anadolu Selçuklu Devleti zamanında yapılan Çifte Minareli Medrese de dönemin Anadolu’sunda önemli bilim merkezlerinden biridir. Medrese, Selçuklu devletine ait kültürün ve tarihin gelecek nesillere aktarılmasında önem taşımaktadır. Yapıların gelecek kuşaklara sağlıklı bir biçimde ulaştırılabilmesi ve korunması amacıyla farklı müdahale yöntemleri uygulanmaktadır. Bu yöntemlerden biri olan yeniden işlevlendirme, zaman içerisinde özgün işlevini kaybeden yapıların korunabilmesi için sıkça tercih edilmektedir. Çifte Minareli Medrese de zamanla özgün işlevini yitirmiş ve yeniden işlevlendirilerek varlığını sürdürebilmiştir. Günümüzde halen ayakta kalmayı başaran ve Selçuklu dönemi mimarisine ışık tutulmasında büyük bir role sahip olan Çifte Minareli Medrese, kentin en çok ziyaret edilen mimari eserlerinden bir tanesidir. Çifte Minareli Medrese’nin tarih içerisinde yapılışından itibaren geçirdiği değişimler ve aslının korunarak restorasyon çalışmaları kapsamında yapılan yeniden işlevlendirilme sonucunda aslını ne kadar koruduğu ise ayrı bir tartışma konusudur. Bu çalışmanın amacı da Çifte Minareli Medrese’nin tarihi süreçte geçirmiş olduğu mimari değişimler ve müze olarak yeniden işlevlendirilmesinin irdelenmesidir. Bu kapsamda medresenin tarihi önemi, mekânsal açıdan mimarisi ve günümüzdeki durumu gibi konular tartışılmıştır. Çalışmanın sonucunda Çifte Minareli Medrese’nin geçirmiş olduğu mimari değişimler ortaya konularak yapının değişimler sonucu ana kimliğinin ne kadar bozulduğu; sürecin sonunda yeniden işlevlendirme çalışmasının yapıyı ne kadar etkilediği üzerine tespitler yapılmıştır.
It is of great importance that architectural products, which are one of the important elements of cultural heritage, are protected and passed on to future generations. It conveys information about architectural structures, construction technique of the period, building materials, social and economic status of the society. Therefore, these structures contribute to our ability to perceive and interpret the past correctly. The city of Erzurum, which has been an important settlement center throughout history; It has also been an important settlement center for the Seljuk and Anatolian Seljuk state. One of the most remarkable building types of Seljuk architecture is madrasahs. The Double Minaret Madrasa, which was built in Erzurum during the Anatolian Seljuk State as a result of the culture of building social and cultural structures through foundations, which has an important place in the tradition of the Seljuk state, is also one of the important science centers in Anatolia of the period. This madrasa is important for the transfer of the culture and history of the Seljuk state to future generations. Different intervention methods are applied in order to ensure that the buildings can be delivered to the next generations in a healthy way and to protect them. Re-functioning, one of these methods, is frequently preferred in order to protect structures that have lost their original function over time. The Double Minaret Madrasa also lost its original function over time and was able to survive by being re-functionalized. The Double Minaret Madrasa, which still survives today and has a great role in shedding light on the architecture of the Seljuk period, is one of the most visited architectural works of the city. How much the Double Minaret Mederia has preserved its original as a result of the changes it has undergone in history since its construction and its re-functioning within the scope of restoration works is a matter of discussion. The aim of this study is to examine the architectural changes that the Double Minaret Madrasa has undergone in the historical process and its re-functioning as a museum. In this context, issues such as the historical importance of the madrasa, its spatial architecture and its current situation were discussed. As a result of the study, the architectural changes that the Double Minaret Madrasa has undergone are revealed and the structure has been damaged as much as its main identity as a result of the changes; At the end of the process, determinations were made on how much the re-functioning study affected the building.