Salgın hastalıklar tarih boyunca insan topluluklarını derinden etkileyen önemli demografik, sosyal, siyasal, ekonomik sonuçlar doğuran problemler olarak karşımıza çıkmaktadır. 31 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Wuhan şehrinden başlayarak kısa süre içerisinde tüm dünyaya yayılan Covid-19 salgını ile birlikte sosyal hareketlilik durma noktasına gelmiş, şirketler ve eğitim kurumları yeni iletişim teknolojileri ve internet sayesinde faaliyetlerini uzaktan sürdürmek durumunda kalmıştır. Dolayısıyla insanlar, kendi yaşam alanlarında zorunlu olarak bir karantina sürecine girerek sosyal hayattan izole bir yaşam sürdürmek aynı zamanda günlük rutinlerini uzaktan kontrol etmek zorunda kalmıştır. İşte bu çalışmada; farklı yaş grupları, cinsiyet, medeni durum ve farklı sektörlerden 8 kişi ile yapılan derinlemesine görüşme ile salgın döneminin doğurduğu en tabi sonuçlarla beraber aile içi iletişim ve üretim ilişkileri sorgulanmıştır. Nihai sonuç olarak, yeni iletişim teknolojileri ile birlikte iletişim süreci farklı bir boyut kazanmıştır. İzolasyon sürecinde iletişim kurma biçimlerimizin değiştiği ve internet kullanımının önemli ölçüde arttığı gözlemlenmiştir. Ayrıca görüşmeler neticesinde, salgın dönemi öncesinde aile içi iletişimi olumsuz yönde etkilediği yönünde olumsuz eleştirilere maruz kalan sosyal medya, salgın döneminde bireylerin iletişimlerini bu mecralardan yürütülmesine olanak tanıyarak birleştirici bir rol üstlenmiştir.
Epidemics has emerged as problems that has significant demographic, social, political and economic consequences that has deeply affected human communities throughout history. With Covid-19 outbreak that spread to the whole world, by starting from Wuhan city of China on December 31, 2019, social mobility came to a halt, companies and educational institutions had to continue their activities remotely thanks to the new communication technologies and the internet. Therefore, people had to entered a quarantine process in their living spaces, to live an isolated life from social life also to control their daily routines remotely. In this study; In-depth communication with 8 people from different age groups, gender, marital status and different sectors and inter-family communication and production relations, together with the most natural consequences of the epidemic period, were questioned. As a result, the communication process has gained a different dimension with the new communication technologies. It has been observed that the way we communicate in the isolation process has changed and the use of the internet has increased significantly. Also, as a result of the interviews, social media, which was exposed to negative criticism that it had negative effects on inter-family communication before the epidemic period, take on a task a unifying role by allowing individuals to carry out their communication through these channels during the epidemic period.