Göç, insanların çeşitli nedenlerle bir yerden başka bir yere taşınmasıdır. Türkiye göç biçimlerinin hemen hemen tamamına menşe veya hedef ülke sıfatıyla muhatap olmaktadır. Türkiye'de göçmenlere yönelik sağlık hizmetlerinin kamu harcamalarına etkisi, özellikle Suriye iç savaşının ardından önemli bir konu haline gelmiştir. Göçmenlere sunulan sağlık hizmetleri, hem insani yardım hem de toplumsal entegrasyon açısından kritik bir rol oynamaktadır. Türkiye, çeşitli programlar ve projelerle göçmenlerin sağlık hizmetlerine erişimini sağlamaya çalışmaktadır. Özellikle Geçici Koruma Yönetmeliği kapsamında Suriyeli mültecilere ücretsiz sağlık hizmetleri sunulmaktadır. Bu hizmetler, birinci basamak sağlık hizmetlerinden hastane tedavilerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Ayrıca, Sıhhat Projesi gibi uluslararası işbirlikleri de sağlık hizmetlerinin finansmanında önemli rol oynamaktadır.
Göçmenlerin sağlık hizmetlerine erişimindeki artış, kamu sağlık harcamalarında önemli bir yükselişe neden olmuştur. Bu harcamalar, özellikle akut sağlık hizmetleri, kronik hastalık yönetimi, maternal (anneliğe ait) ve çocuk sağlığı hizmetleri gibi alanlarda yoğunlaşmaktadır. Göçmenlere yönelik sağlık hizmetlerinin finansmanı, uluslararası yardımlar ve projelerle hafifletilmeye çalışılmaktadır. Ancak, bu harcamaların uzun vadede toplumsal sağlık ve entegrasyon açısından olumlu etkileri de bulunmaktadır. Göçmenlerin sağlık ihtiyaçlarının karşılanması, bulaşıcı hastalıkların yayılmasının önlenmesi ve genel toplum sağlığının korunması açısından önemlidir. Ayrıca, göçmenlerin toplumsal entegrasyonu ve uyumu açısından sağlık hizmetlerinin erişilebilirliği büyük önem taşımaktadır. Bu hizmetlerin devamlılığı ve geliştirilmesi, hem insani yardım hem de toplumsal sağlık açısından vazgeçilmezdir. Göçmen sağlığına yönelik politikaların, uzun vadeli stratejilerle desteklenmesi ve uluslararası işbirliklerinin artırılması, hem göçmenlerin hem de genel toplumun sağlığı açısından kritik öneme sahiptir. Bu çalışmada, 2011 yılından itibaren artan göçmen hareketliliğine bağlı sağlık harcamalarının sosyo-ekonomik sonuçlarının tespiti amaçlanmaktadır.
Migration is the movement of people from one place to another for various reasons. Türkiye is involved in almost all forms of migration as a country of origin or destination. The impact of health services for migrants on public expenditures has become an important issue in Türkiye, especially after the Syrian civil war. Health services provided to migrants play a critical role in terms of both humanitarian aid and social integration. Türkiye has been trying to ensure migrants' access to health services through various programs and projects. In particular, free healthcare services are provided to Syrian refugees under the Temporary Protection Regulation. These services cover a wide range of services from primary health care to hospitalization. In addition, international cooperation such as the Sıhhat Project also plays an important role in financing health services.
Increased access to health services by migrants has led to a significant increase in public health expenditures. These expenditures are particularly concentrated in areas such as acute health care, chronic disease management, maternal and child health services. The financing of health services for migrants is mitigated by international aid and projects. However, in the long run, these expenditures also have positive effects on public health and integration. Meeting the health needs of migrants is important for preventing the spread of infectious diseases and protecting overall public health. Moreover, the accessibility of health services is crucial for the social integration and cohesion of migrants. The continuity and improvement of these services is essential for both humanitarian assistance and public health. Supporting migrant health policies with long-term strategies and increasing international cooperation are critical for the health of both migrants and the general public. This study aims to determine the socio-economic consequences of health expenditures due to the increasing migrant mobility since 2011.