Vernaküler mimarlık en genel tanımıyla yöresel ihtiyaçlardan kaynaklanan ve yapımda o yöreye özgü malzemelerin kullanıldığı bir mimarlık türü olarak bilinmektedir. Yer aldığı bölgenin iklimi, topografyası, coğrafyası, yaşam biçimi ve kültürüyle bütünleşen Vernaküler mimari yapılar, bizlere tarihsel bir mirasa ilişkin karakteristik özellikler sunarak geçmişin izlerini gözler önüne sermekte ve kuşaklar arasında bir kültür köprüsü vazifesi üstlenmektedir. Vernaküler mimarlığın her türlü biçimi, yerel sosyo- kültürel değerleri, bunları üreten kültürlerin yaşam biçimlerini, yerel kimliğini, yöresel yapım teknik ve gelenekleri içerirler. Yok olması durumunda, bir daha geri gelmesi mümkün olmayan bu kültür mirasının iyi belgelenmesi, korunması ve yaşatılması gerekmektedir. Bu eserleri ve içinde bulundukları tarihi çevreleri özgün biçimleriyle korumak, toplumun geçmişiyle olan bağlantısını ve ilişkisini canlı tutmak, onların tarihsel işlevlerinin sürdürülebilir olması ilkesine bağlıdır. Bu sürdürülebilirliğin sağlayaabilecek yöntemlerden birisi kırsal ve yerel alanlarda yeni yapı projelerini Vernaküler mimarlık ilkeleri doğrultusunda tasarlamakdır. Makalenin konusu, Gölcük Yazlık mahallesindeki tarihi Roma Ilıcası ve Hamamı'nın çevresinde İsmet Osmanoğlu tarafından tasarlanan yapılardan oluşan turizm kompleksidir. Sağlık ve kültür turizmine katkı sağlaması için eski ılıcanın çevresinde ve onun işlevine uygun olarak yapılan bu yeni yapıların, sürdürülebilir mimariyi de içinde barındırdığı gözlemlenmektedir. Bu çalışmada konu olan yapı topluluğunun, Vernaküler mimarlık ilke ve ölçütlerini karşılayıp karşılamadığı sorusuna cevap aranmaktadır.
Vernacular architecture is known as the most general definition of architecture that originates from local needs and uses materials specific to that region in construction. Integrating the climate, topography, geography, lifestyle and culture of the region, Vernacular architectural structures reveal the traces of the past by presenting the characteristic features of a historical heritage and undertakes the duty of a cultural bridge between generations. All forms of vernacular architecture include local socio-cultural values, the lifestyles of the cultures that produce them, their local identity, local construction techniques and traditions. This cultural heritage, which is not possible to come back in the event of a disappearance, needs to be well documented, protected and maintained. To preserve these works and their historical environments with their original forms, to keep the connection and relationship of the society alive with the past depends on the principle that their historical functions should be sustainable. One of the methods that can ensure this sustainability is to design new building projects in rural and local areas in line with the principles of Vernaculer architecture. The subject of the article is the tourism complex consisting of the buildings designed by İsmet Osmanoğlu in the vicinity of the historical Roman Bath and SPA in the Gölcük - Yazlık neighborhood. In order to contribute to health and culture tourism, it is observed that these new structures built around the old springs and in accordance with its function also contain sustainable architecture. In this study, it is sought to answer the question of whether the subject community meets the Vernacular architectural principles and criteria.