Bu araştırmada Davranışsal İnhibisyon / Davranışsal Aktivasyon sistemleri, Çocukluk Çağı Travmaları ve Kişilik Bozuklukları arasındaki ilişkilerin ve çocukluk çağı travmaları ile kişilik bozuklukları arasındaki ilişkide genetik etmen olarak belirlenmiş Davranışsal İnhibisyon / Davranışsal Aktivasyon sistemlerinin aracı rolünün incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın örneklemini 18-65 yaşları arasındaki yaş ortalaması 31.66 (Ss. = 11.29) olan %50.9’u kadın, %49.1’i erkek olmak üzere toplam 324 katılımcı oluşturmaktadır. Katılımcılara Bilgilendirilmiş Onam, Demografik Bilgi Formu, Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği, Coolidge Eksen İki Envanteri + Türkçe Kısa Formu ve Davranışsal İnhibisyon Sistemi/Davranışsal Aktivasyon Sistemi Ölçekleri uygulanmıştır. Katılımcılar çocukluk çağı travmaları geçmişi varlığı açısından gruplandırılarak kişilik bozuklukları kümeleri açısından t testi ile karşılaştırılmış, tüm kişilik bozuklukları puanlarının travma geçmişi olan grup lehine anlamlı düzeyde yüksek olduğu tespit edilmiştir. Yapılan korelasyon analizi sonucunda göre Davranışsal İnhibisyon Sistemi ile C Kişilik Bozuklukları Kümesi ve Davranışsal Aktivasyon Sistemi ile B Kişilik Bozuklukları Kümesi arasında pozitif yönde, Davranışsal Aktivasyon Sistemi ile Çocukluk Çağı Travmaları arasında ise negatif ilişkiler tespit edilmiştir. Çocukluk Çağı Travmaları toplam puanlarının tüm kişilik bozukluğu kümelerini yordadığı görülen aracılık modellerine göre Davranışsal Aktivasyon Sisteminin Çocukluk Çağı Travmaları ile A ve B Kişilik Bozuklukları Kümeleri arasında kısmi bir aracılık rolüne sahip olduğu bulgusuna ulaşılırken, Davranışsal İnhibisyon Sisteminin bu aracılık modellerinde herhangi bir aracı rolüne rastlanılmamıştır. Elde edilen sonuçlar, çocukluk çağı travmalarının kişilik bozukluklarının ortaya çıkmasında önemli bir risk faktörü olduğunu, davranışsal aktivasyon sisteminin ise bu ilişkide koruyucu faktör rolü oynadığını göstermektedir.
In this study, it is aimed to examine the relationships between Behavioral Inhibition/Behavioral Activation systems, Childhood Traumas and Personality Disorders and the mediating role of Behavioral Inhibition/Behavioral Activation systems determined as genetic factors in the relationship between childhood traumas and personality disorders. The sample of the study consisted of 324 participants, 50.9% female and 49.1% male, aged between 18 and 65 years with a mean age of 31.66 (SD = 11.29). Informed Consent, Demographic Information Form, Childhood Trauma Scale, Coolidge Axis Two Inventory + Turkish Short Form and Behavioral Inhibition System/Behavioral Activation System Scales were administered to the participants. Participants were grouped according to the presence of a history of childhood traumas and compared with t-test in terms of personality disorders clusters, and it was found that all personality disorders scores were significantly higher in favor of the group with a history of trauma. According to the results of the correlation analysis, there were positive correlations between Behavioral Inhibition System and Personality Disorders Cluster C and Behavioral Activation System and Personality Disorders Cluster B, and negative correlations between Behavioral Activation System and Childhood Traumas. According to the mediation models in which the total scores of Childhood Traumas predicted all personality disorder clusters, it was found that the Behavioral Activation System had a partial mediation role between Childhood Traumas and Personality Disorders Clusters A and B, while the Behavioral Inhibition System did not have any mediation role in these mediation models. The results obtained show that childhood traumas are an important risk factor in the emergence of personality disorders, and the behavioral activation system plays a protective factor in this relationship.