Mesos (orta) ve potamos (ırmak) kelimelerinin birleşiminden oluşan Mezopotamya, Fırat ve Dicle nehirlerinin arasındaki, günümüz Irak topraklarının bir bölümünü tanımlayan bir bölgenin adıdır. Mezopotamya adı, her ne kadar coğrafi bir terim olsa da aynı zamanda Sümer, Akad, Babil, Asur gibi kadim uygarlıklardan günümüze kadar gelen bileşik kültürel bir kimliği de simgelemektedir. Kentlerin ortaya çıkışında tarihsel açıdan ilk başlarda küçük topluluklar halinde yaşayan insanlığın, sonraki süreçte büyük topluluklara dönüşmesi belirleyici olmuştur. Modern anlamdaki ilk kentler MÖ 3500–4000 yıllarında Mezopotamya’da kurulmuş, karmaşık sosyal organizasyonların da yine ilk defa bu bölgede gerçekleştirildiği görülmüştür. Fırat ve Dicle nehirlerinin cansuyu olduğu Mezopotamya’da teşekkül eden gelişmeler, Önasya'daki bütün eski medeniyetlerin gelişme sürecine etki etmiş, zaman zaman da doğrudan belirlemiştir. Kentleşmeden mimariye, sanat anlayışından din ve yazı sistemlerine değin ortaya çıkan öncü fikir ve pratikler, ticaret ya da siyasal ilişkiler neticesinde Anadolu, İran ve Suriye gibi bölgelere yayılarak buradaki medeniyetlerin biçimlenişine katkı sunmuştur. Güney Mezopotamya’da MÖ 4. bin yılın sonlarında kurulan kent düzeni ve medeniyet algısının yüksek düzeydeki başarısı, sadece birkaç yüzyıl içinde çevre bölgelere ulaşarak Anadolu’dan Hindistan’a değin geniş coğrafyalarda karşılık görmüş, Mezopotamya’yla herhangi bir iletişimin var olduğu bütün yerlerde ise radikal değişimlerin yaşanmasına neden olmuştur. Kentlerin ekonomisini din örgütünün başında bulunan kral yönetmektedir, siyasal düzen ise sosyo-ekonomik yapıyla iç içe geçmiştir. Oluşma sürecindeki kentleşme modelinin en belirgin unsurları; çok katmanlı sosyal yapısıyla geniş nüfusunun yanı sıra, yazı ve denetim yöntemleri, anıtsal yapıları ve uzak bölgelerden ithal edilen egzotik mallardır.
Mesopotamia, which is derived from the words “mesos” (middle) and “potamos” (river), is the name of the region between the Euphrates and Tigris Rivers, including part of the territory of present-day Iraq. Although the name Mesopotamia is a geographical term, it also symbolizes the combined cultural identity that has survived from ancient civilizations such as Sumerians, Akkadians, Babylonians, and Assyrians. The transformation of humans who lived in small communities at first into large communities in the later process was decisive in the emergence of cities. In the modern sense, the first cities were established in Mesopotamia between 3500-4000 BC, and it was seen that complex social organizations were realized in this region for the first time. The developments in Mesopotamia, where the Euphrates and Tigris Rivers were the lifeline support, affected the development process of all ancient civilizations in Asia Minor and determined it directly from time to time. The pioneering ideas and practices emerging from urbanization to architecture, from the understanding of art to religion and writing systems, spread to regions such as Anatolia, Iran, and Syria as a result of trade or political relations, contributing to the formation of civilizations. The high success level of the perception of urban order and civilization established in Southern Mesopotamia at the end of the 4th millennium BC reached the surrounding regions in just a few centuries and was responded to in large geographical areas from Anatolia to India and led to radical changes in all areas in Mesopotamia where there was any type of communication. The king, who is at the head of the religious organization, managed the economy of cities, and the political order was intertwined with the socio-economic structure. The most significant elements of the urbanization model in the process of formation were the large population with its multi-layered social structure, writing and control methods, monumental structures as well as exotic goods imported from distant regions.