12 hikâyeden oluşan Dede Korkut Hikâyeleri, Türk kültürünün eşsiz şaheserleri olması ve Türk edebiyatında anlatıma dayalı eserler arasında önemli bir konuma sahip olması sebebiyle birçok incelemeye konu olmuştur. İster yazılı isterse sözlü olsun, edebî özellikler taşıyan Dede Korkut Hikâyelerinin çeşitli inceleme yöntemlerine göre araştırılması bu hikâyelerin ne kadar derin anlamlar taşıdığının bir göstergesidir. Biri Dresden’de, diğeri Vatikan’da olmak üzere iki nüshası olan bu Oğuz hikâyelerinden “Uşun Koca Oğlu Segrek Destanı” Saussure’ün ortaya atıp, Hjelmslev’in geliştirerek Greimas’ın kuramını oluşturduğu “Göstergebilim” yöntemine göre çözümlenmeye çalışılacaktır. Daha önce bu şekilde çalışılmamış olan bu hikâyede göstergebilimsel çözümlemenin yazınsal nitelikli bir metne nasıl uygulanabilir sorusu cevaplanarak Greimas’ın önerdiği eyleyenler modelinin uygulanması bu çalışmanın temel amacını oluşturacaktır.
Dede Korkut Stories, consisting of 12 stories, have been the subject of many studies because they are unique masterpieces of Turkish culture and have an important position among narrative works in Turkish literature. The investigation of Dede Korkut Stories, which have literary features, whether written or oral, according to various analysis methods is an indication of how deep these stories have. Among these Oghuz stories, one of which has two copies, one in Dresden and the other in the Vatican, the "Uşun Kocaoğlu Segrek Destanı" will be tried to be analyzed according to the "Semiology" method, which was put forward by Saussure and developed by Hjelmslev and formed the theory of Greimas. In this story, which has not been studied in this way before, the question of how semiotic analysis can be applied to a literary text will be answered and the application of the agent model proposed by Greimas will form the main purpose of this study.