Saul Steinberg’in gerçek algısı ile oluşan toplumsal devinimler arasındaki bağ irdelenerek yeni anlatım dillerinin oluşması üzerinde durulmaktadır. Steinberg’in gerçeküstü yaklaşımları ile teknolojilerin var ettiği yeni dünyalar arasındaki ilişki temel olarak iki açıdan ele alınmaktadır. Birincisi gerçeğin sorgulanmasına dair yaklaşım, ikincisi ise düşünsel olarak zihin ekseninde yaşam biçimlerinin dayattığı bir biçimdir. İfade etme yöntemi olarak zorunlulukların şekillendirdiği dillerin yanında yine bu zorunlulukları aşmanın da kendine özgü dil oluşturdukları bilinmektedir. Mesajın iletilmesine yönelik bu yaklaşımların teknik bir dil olarak tercih edilmesi irdelenmektedir. İdeolojik aygıtların dayattığı gerçek ile sorgulanan gerçeğin arasındaki tutarsızlıklar, anlatım dilleri anlamında yaklaşımlar sergilenmesine neden olabilmektedir. Sanatçının gerçeği anlatma yöntemlerini kodlaması bu anlamda üzerinde durulan yaklaşım biçimi olarak görülmektedir. Steinberg’in yeni gerçeklikleri retorik bir anlatımla ifadesi için kullandığı dil ve üretim biçimi olarak disiplinlerarası yaklaşımı kronolojik bir çizgide anlatılmaktadır. Toplumsal olarak kurgulanan yaşam biçimlerinin insanın kendisini gerçeğinden koparılması özellikle manzaralar ile betimlenmektedir. Bu makale nitel bir metedoloji ile örnekleriyle incelenip tartışmaya açılmaktadır.
The connection between Saul Steinberg's real perception and social movements is examined and the formation of new expression languages is emphasized. The relationship between Steinberg's surrealistic approaches and the new worlds created by technologies is basically discussed from two perspectives. The first is the approach to questioning the truth, and the second is a form imposed by life styles on the axis of the mind. It is known that in addition to the languages shaped by the necessities as a method of expression, overcoming these necessities also creates a unique language. The choice of these approaches to conveying the message as a technical language is discussed. The inconsistencies between the reality imposed by ideological devices and the reality questioned can cause approaches in terms of expression languages. The artist's coding of the methods of telling the truth is seen as the approach that is emphasized in this sense. Steinberg's interdisciplinary approach as language and production style, which he uses to express new realities with a rhetorical expression, is explained in a chronological line. The detachment of socially constructed lifestyles from the reality of human beings is especially described with landscapes. This article is examined and discussed with a qualitative methodology and examples.