ABD'nin, 2003 yılında, Irak'ı işgal etmesiyle birlikte, Irak yeniden bir idari yapılanmaya gitmiş, bu yapılanma sürecinde, Irak kuzeyinde, anayasal olarak özerk bir Kürt yönetimi kurulmuştur. Irak Anayasası'nda geçen resmi adıyla "Kürdistan Bölgesel Yönetimi" olan ve Türk resmi makamlarınca "Irak Kuzeyi Yerel Yönetimi (IKYY)" olarak tanımlanan bu yönetim, kurulduğu günden bu yana bir devlet gibi teşkilatlanarak kurumsallaşmasına devam etmiştir. Bölgede bağımsız bir Kürt devletinin önünü açacak bu yapılanma bölge ülkelerini rahatsız ederken, özellikle Kürt nüfusu barındıran Türkiye ve İran gibi ülkeler bu oluşuma şüpheyle bakmışlardır. Kendi ülkelerindeki Kürt nüfusunun da siyasi taleplerini artırma kaygısı taşıyan bu ülkeler, mesafeli tutumlarının yanı sıra, menfaatleri gereği bu yapıyla yakın ilişki kurmaktan çekinmemişler, hatta birbirleriyle olan rekabetlerinde bir araç olarak kullanmışlardır. Bölge ülkelerinin menfaat ve güvenlik ikileminde kaldığı bu yapı ise bölgesel dengeleri, kazanımlarını korumak için kullanmayı başarmıştır. Küresel aktörler ise IKYY ile ilişkilerine, bölgedeki zengin petrol kaynakları nedeniyle, ticari çıkar açısından yaklaşmaktadır. Ancak ABD ve İngiltere gibi, bölge siyasetinde de etkin olan devletler, Kürtleri, ticari çıkarlarının yanı sıra, bölge ülkelerini istikrarsızlaştırıcı bir araç olarak görmektedirler.
With the US invasion of Iraq in 2003, Iraq underwent an administrative restructuring. In this process, a constitutional autonomous Kurdish administration was established in northern Iraq.This administration, which was officially named "Kurdistan Regional Government" in the Iraqi Constitution and defined as "Local Government of the Northern Iraq" by the Turkish authorities, has continued to be institutionalized as a state since its establishment. While this structuring that would allow an independent Kurdish state in the region disturbed the countries of the region, in particular the Kurdish population of countries such as Turkey and Iran, have looked with suspicion in this case. These countries, which are concerned about increasing the political demands of the Kurdish population in their own countries, did not hesitate to establish a close relationship with this structure due to their interests, and even used them as a tool in their competition with each other. This structure, in which the countries of the region remain in the dilemma of interest and security, regional balances has managed to use to maintain their gains. Global actors approach their relationship with the KRG in terms of commercial interest due to the rich oil resources in the region. However, states like the USA and Britain, which are also active in regional politics, see Kurds as a means of destabilizing the countries of the region in addition to their commercial interests.