İklim değişikliği tüm Dünya’da dile getirilmesi ve dikkat çekilmesi gereken evrensel konulardan biridir. Ayrıca, dönemsel olarak farklı şekillerde algılanan çevre sorunları, 1950’lerden önce yerel bir sorunken daha sonra küresel bir boyuta doğru dönüşüm yaşamıştır. Bu sebepten dolayı çevresel konulara karşı duyarlılık artış göstermiştir. Artan çevre sorunları ve doğa olayları toplumları derinden etkilemiş ve yaşanan bu doğa olayları neticesinde can ve mal güvenliklerinden endişe eden insanlar, çareyi daha güvenli gördükleri yerlere göç etmekte bulmuşlardır. Geçmişten bugüne insanlar isteyerek veya zorunlu olarak bulundukları yerleri terk etmişlerdir. Bu bağlamda iklim değişiklikleri ve yaşanan doğa olayları göçün zorunlu kısmını oluşturmakta ve bu göç eden kişiler literatürde “iklim mültecileri”, “felaket mültecileri”, “ekolojik mülteciler”, “çevre mültecileri” gibi farklı isimlerle tanımlanmaktadır. Bu çalışmada, gezegenimizin günümüzde karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biri olarak gösterilen ve sosyal çalışma mesleğinin de mesleki gündem maddeleri içerisinde en üst sıralarda yer almaya başlayan iklim değişikliği ve iklim mültecileri sorunu sosyal çalışma bakış açısıyla ele alınacaktır. Bu bağlamda, ekolojik krizlerin insan ve toplum yaşamı üstünde oluşturduğu negatif etkiler ile derinleştirdiği yapısal sorunların en aza indirgenmesi, çevre mültecilerinin haklarının korunması ve çevresel adaletin sağlanması hususlarında sosyal çalışma mesleği üzerine düşen rol ve sorumlulukları değerlendirilecektir. Yöntem olarak literatür taramasından, kantitatif ve kalitatif verilerden, kurum ve kuruluşların yayınladığı teknik ve analitik raporlardan faydalanılmıştır.
Climate change is one of the universal issues that should be voiced loudly and drawn attention all over the world. In addition; environmental problems, which were perceived in different ways over time, were considered as local problems before the 1950s, however they have evolved into global problems since then. For this reason, sensitivity/awareness towards environmental issues has also been increasing. Increasing environmental problems and natural events have deeply affected the societies. These phenomena further caused people who are worried about the safety of their life and property have found the solution to migrate to safer places. From past to present, people have been leaving their places either willingly or compulsorily. In this context; climate changes and natural events constitute the compulsory reasons underlying migration whereas people who have been migrating due to these reasons are defined by different terms in the literature such as “climate refugees”, “disaster refugees”, “ecological refugees” and “environmental refugees”. This study focuses on the problem of climate change and climate refugees, nominated as one of the major problems facing our planet today and which has started to climb to the top of the professional agenda of the social work profession, from a social work perspective. In this context, the role and responsibilities of the social workers in minimizing the adverse effects of ecological crises on humanity and social life as well as deepening structural problems, protecting the rights of environmental refugees and ensuring environmental justice will be discussed. The methods used are literature review, quantitative and qualitative data, technical and analytical reports published by institutions and organizations.