Modern dünyada sivil toplum kuruluşlarının önemi gün geçtikçe artmaktadır. Küreselleşme süreciyle beraber, bireyler günbegün daha çok iç içe yaşamak durumunda kalmaktadır. Kültürel bakımdan insanlar, birbirleriyle daha da yakınlaşmaya başlamıştır. Bu durum, sosyal yaşam alanlarında daha fazla organize ve örgütlü hale evrilen kollektif bir toplum yapısının oluşmasına zemin hazırlamıştır. Bu gerçek giderek sosyal yaşam alanlarında egemen olmaya başlamıştır. Günümüz dünyasında sivil toplum olgusu, değişik süreçlerden geçerek katılımcı demokratik sürecin seçkin bir öğesi durumuna gelmiştir. Batı dünyası, Sanayi Devrimi ile birlikte endüstriyel topluma geçiş sürecinde giderek önem kazanan sivil toplum kuruluşlarını ve sosyo-dini ve kültürel organizasyonlarını oluşturmaya başlamıştır. Bu örgütlü yapılar; demokratikleşme sürecinde yerine getirmesi beklenen toplumsal fonksiyonları icra etmek üzere planlanmıştır. Batı toplumlarında değişik formatlarda teşekkül ettirilen bu gibi sosyo-dini ve kültürel yapılanmaların; devlet, toplum ve başkaca sivil toplum kuruluşları ile (sivil toplum düşüncesi temelinde) müspet diyaloglar geliştirebilmişlerdir. Ülkemizde sivil toplum gerçeği, Avrupa Birliği katılım sürecinde gerçekleştirilen diyalogların ön plana çıkardığı ivmeyle ağırlığını ve etkinliğini gün geçtikçe daha fazla hissettiren bir sosyal realite olarak barizleşmeye başlamıştır. Tüm bu gerçeklikler karşısında, sivil toplum kuruluşlarının dinsel ve sosyal hayatta bir dizi etkilerinin bulunduğu ayrıca sosyo-kültürel açıdan da yerine getirmesi hedeflenen işlevlerinin önem arz ettiği bilinmektedir. Bu çalışmada sivil toplum, din ve kültür kavramları eşliğinde sivil toplum kuruluşunun ne’liği ve sosyo-dini ve kültürel hayattaki rolüne değinilmiştir.
The importance of non-governmental organizations in the modern world is increasing day by day. With the globalization process, individuals have to live more and more together day by day. Culturally, people started to get closer to each other. This situation paved the way for the formation of a collective social structure that evolved into more organized and organized social life areas. This fact has gradually started to dominate in social life areas. In today's world, the phenomenon of civil society has become an elite element of the participatory democratic process by going through different processes. With the Industrial Revolution, the Western world started to create non-governmental organizations and socio-religious and cultural organizations that became increasingly important in the transition to industrial society. These organized structures are planned to perform the social functions expected to be fulfilled in the democratization process.
Such socio-religious and cultural structures formed in different formats in Western societies; they were able to develop positive dialogues (on the basis of the idea of civil society) with the state, society and other non-governmental organizations. The reality of civil society in our country has become a social reality that makes its weight and effectiveness feel more and more day by day. The most important reason for this is the effective role of the dialogues in the European Union accession process. In the face of all these realities, it is known that non-governmental organizations have a number of effects in religious and social life, and that their functions that are intended to be fulfilled in socio-cultural terms are important. In this study, the nature of the non-governmental organization and its role in socio-religious and cultural life are mentioned, accompanied by the concepts of civil society, religion and culture.