1883 yılında Prag’da doğan Franz Kafka 20. Yüzyılın en önemli edebi figürlerinden biri olarak kabul edilir. Varoluşsal sıkıntılarını eserlerine topluma ayak uyduramayan bireyleriyle veya farklı canlılara insani özellikler yükleyerek yansıtır. Kafka’ya özgü yazım tarzından türetilen Kafkaesk sözcüğü de günümüzde yabancılaşma, umutsuzluk, anlamsızlık, korku gibi kavramların bileşkesi için kullanılmaktadır. Bütün bu kavramlar aslında 20. Yüzyılın başlarındaki yetişkin bireylerin ruh hallerini çok iyi tanımlamaktadır. Çok sayıda araştırmacı ve kuramcı Kafka’yı varoluşçuluk akımının edebiyattaki öncüsü olarak kabul eder. Yahudi kökenli Polonyalı yazar Bruno Schulz 1892 yılında Drohobycz’da dünyaya gelir. Yaşamının büyük bir bölümünü doğduğu kentte resim öğretmenliği yaparak geçirir. Zofia Nałkowska sayesinde edebiyat çevresiyle tanışan yazar Tarçın Dükkânları adlı eserini 1934 yılında yayımlar. 1938 yılında Polonya Edebiyat Akademisi tarafından ödülle onurlandırılır. Tarçın Dükkânları’ndaki öykülerin anlatıcısı yazarın da yansıması olan Józef’tir. Bu karakter ve olaylar yazarın kendi yaşamından kesitler sunsa da gerçek dünyayla doğrudan ilişkili değildir. Gerçeküstü olaylarla harmanlanan bu öykülerde kullandığı yöntemi yazar ‘gerçeğin mitleştirilmesi’ olarak yorumlar. İkinci Dünya Savaşı başladıktan sonra Getto’da yaşamaya zorlanan Schulz, 1942 yılında bir Alman subayı tarafından vurularak öldürülür. Bu çalışmada Franz Kafka’nın Dönüşüm ve iki dünya savaşı arası dönemde eserler vermiş Polonyalı yazar Bruno Schulz’un Tarçın Dükkanları adlı eserleri karşılaştırılacaktır.
Franz Kafka was born in Prague in 1883 and is considered one of the most important literary figures of the 20th century. He reflects his existential problems by individuals who cannot keep up with the society or by humanizing other creatures. The term Kafkaesque, derived from Kafka's writing style, is now used for the combination of concepts such as alienation, hopelessness, meaninglessness and fear. All these concepts actually define the state of mind of adult individuals in the early 20th century. Many researchers and theoreticians regards Kafka as the literary precursor of existentialism movement. Jewish origined-Polish writer Bruno Schulz was born in 1892 in Drohobycz. He spent most of his life as a teacher of painting in his hometown. The author, who is introduced to the literary community by Zofia Nałkowska, published in 1934 his book, Cinnamon Shops. In 1938 he was honored with the award by the Polish Academy of Literature. The narrator of the stories in Cinnamon Shops is Józef as the reflection of the author. Although this character and acts provide sections from the author's own life, they are not directly related to the real world. He interprets the method he uses in these stories blended with surreal acts as the mythization of reality. Forced to live in the ghetto after World War II began, Schulz was shot dead by a German officer in 1942. In this study the Metamorphosis of Franz Kafka and Cinnamon Shops of Polish writer Bruno Schulz will be compared.